Psikodinamik Psikoterapiyle Ne İlgisi Var?

Photo of author

Özge ÇETİNKAYA

Geçenlerde bir arkadaşımın başına gelmişti diye anlatılan hikayeler duyarız kimi zaman kendi hikayesini sahne gerisinde izleyen bir seyirci gibi deneyimlemenin getirdiği rahatsızlık hissi konuşma ihtiyacı ile harekete geçirir insanı. Soluğu başka bir koltukta alınca perde açılır yavaş yavaş yani terapi süreciyle birlikte. Psikoterapi sürecinde anlam vermediği nice haller yaşayan danışan anlam vermeye ve bu hallerini gözlemlemeye başladığında ilişki derinleşir bilinçdışında kazı çalışmaları sürdürülür.  

Terapiye başlama çeşitli sebeplerle olabilir. Bu kimi zaman süregiden eylemler ve olumsuz getirileri, güvenli ilişki kurma ihtiyacı fakat iyi gelmeyen ilişkiler kurarak sonu benzer şekilde biten hikayeler yaşama, yıkıcı duygular ile kendini ifade etme, yaşamı daha anlamlı kılma ihtiyacı, bir kriz anının ardından taşımakta zorlandığı duyguları paylaşabileceği birine ihtiyaç duyması bunlardan bazılarıdır.

Bana bilinçdışının bir oyunu mu bu ?

Sadece dilim sürçtü yani ne var ki bunda ?

 Biraz şaka yapmak istemiştim o kadar..

  Bu kaçıncı saymadım. Sonunda hep aynı şeyleri yaşamaktan yoruldum artık.

   Aslına bakarsanız mutsuz olmaya bir sebep yok hayatımda ama bir şeyler eksik gibi 

   Nasıl oluyor bilmiyorum bir anda kendimi öfkeden deliye dönmüş bir halde buluyorum

Bu cümleleri dinlerken şunu düşünürüm; soruları bildiğini sandığı bir yerden sormuştur hayat, o da kendi dilince cevap veriyordur. Bildiğini sanmak ile bilmek farklı şeylerdir. Freud’un “tekrarlama zorlantısı” olarak ifade ettiği kavram ile baktığımızda sonunda hayalkırıklığı ile sonuçlanan ilişki örüntüleri yaşayan bir kişi tanıdık olanın içinde yer almayı seçiyordur çünkü diğer türlüsünü bilmiyordur. Bilinçli gibi görünen seçimler motivasyonu bilindışı süreçlerden alır. Psikodinamik psikoterapinin amaçlarından biri de hastayı bilinçdışında olup bitenlerden haberdar etmektir. Alışılagelmiş paternler çoğu zaman, farkında olunmayan dilekler, düşünceler, korkular ve çatışmalar tarafından motive edilir (Cabaniss, 2011).

Seans odasında şu dile gelir: “Artık bunları yaşamak istemiyorum, kendimdeki bu hali değiştirmek istiyorum.” Değişim arzusu bu cümlelerle ifade edilebilir; bu istek  psikoterapiye başlamanın da ilk adımıdır fakat süreç hakkında net bir öngörü sağlamaz. Psikodinamik psikoterapi süreci terapist ve danışan tarafından an be an inşa edilen dinamik bir süreçtir. Danışan duymaya hazır değilse dile gelen sözün anlam bulamayacağı gibi istekli değilse de terapi sürecinin ve aradaki ittifakın değerlendirilmesi önem teşkil eder. 

İnsana  ve yaşama dair olan ne varsa psikodinamik psikoterapiden ayrı düşünülemez. Bakmak fakat görmemek, hız limitlerini aşan hayat temposu, söyleyecek sözü varken susmak, yaşadığı hayat ile yaşamak istediği arasındaki engellere takılıp kalmak, kendini yabancı kılmak … Velhasıl  birçok yönden psikodinamik psikoterapist, akan tavanınızı düzeltmek için çağırdığınız tesisatçı gibidir. Damlamayı görürsünüz ama kaynağı göremezsiniz; damlaları bir kovaya doldurabilirsiniz ama bu akışı durdurmaz. Tesisatçı, çatlağın, sıvanın arkasında, borularda henüz görünmeyen bir yerde olduğunu bilir. Ancak burada tesisatçı psikodinamik psikoterapiste göre bir avantaja sahiptir: Sıvayı kırmak, alttaki boruları ortaya çıkarmak, rahatsız edici sızıntıyı bulup düzeltmek ve tavanı yamamak için bir balyoz kullanabilir. Ancak psikodinamik psikoterapist, alçı tavanla değil, insan ruhuyla çalışır ve bu nedenle, yüzeyin altında olanı aramak ve onarmak için daha incelikli araçlara ihtiyaç duyar ( Cabaniss, 2011). İncelikli araçlar danışandan, terapistten ve süreçten bağımsız değildir. Bazen bazı danışanların ihtiyacı olan destekleyici bir yaklaşımken bazıları daha derinlere inmeye ve içgörü kazanmaya hazırdır. Sürecin ve kendiliğin inşası seans odasında olup bitenler bağlamında güncellenir.

Yorum yapın

Arayın WhatsApp Konum